Günümüz çocuklarıyla kendi çocukluğumuzu karşılaştırdığımızda en çok hayıflandığımız şey yeni neslin zamanının çoğunu kapalı alanlarda geçiriyor olmasıdır.Bizler çocukluğumuzu sokaklarda arkadaşlarımızla koşturarak, oyunlar oynayarak, bisiklet sürerek geçirdik, bahar geldiğinde kırlarda çiçekler topladık, uçurtmalar uçurduk, ağaçlara tırmanıp meyveleri dalından yemenin zevkine vardık.Ebeveynler olarak, çocuklarımızı beton kutulara hapsederek büyütmektense, açık havada ve doğada daha fazla zaman geçirmelerine olanak sağlamalıyız.Böylece çocuklarımız daha sağlıklı, daha neşeli, daha meraklı, daha özgüvenli, daha yaratıcı ve daha başarılı bir neslin üyesi olurlar.Çocukların doğaya, doğanın da çocuklara ihtiyacı var.Gelin, ikisini de neden birbirinden mahrum bırakmamamız gerektiğine bir göz atalım.
1.Doğa sağlık verir
Her mevsimi ayrı güzel olan ülkemizde, ne şanslıyız ki güneş bize her gün yüzünü gösteriyor.Çünkü güneş demek, D vitamini demek.Yani çocuğun açık havada vakit geçirmesi, günlük D vitamini ihtiyacının çoğunu karşılaması demek.Ayrıca, açık havada, özellikle ağaçlar ve yeşillikler arasında vakit geçiren çocuklar bol bol oksijen alırlar
.Daha çok hareket edebildikleri için, çağımızın en tehlikeli hastalıklarından biri olan obezite riski azalır.Doğada bol oksijen alıp bir oraya bir buraya koşturduktan sonra tatlı tatlı yorulup geceleri daha rahat uyurlar.Doğada daha fazla zaman geçiren miniklerin bağışıklık sistemleri güçlenir ve daha az hastalanırlar.
2.Doğa stresi azaltır
Büyük şehirde yaşamanın stresi sadece biz yetişkinleri değil çocukları da etkiler.Anne babanın her gün onu bırakıp işe gitmesi, çocuğun okula başlaması, okula gidip gelirken trafikte korna çalan araçların arasında geçirilen vakitler ve daha niceleri çocuğun stres yaşamasına sebep olur.Bu streslerinden kurtulabilmeleri için, tıpkı bizim gibi, onların da ayaklarını toprağa basmaya, doğayla haşır neşir olmaya ihtiyaçları vardır.Doğayla iç içe olmak onları sakinleştirir.Yapılan araştırmalar, doğada vakit geçiren çocukların dikkat sürelerinin TV başında fazla zaman geçiren çocukların dikkat sürelerine göre daha uzun olduğu gösteriyor.Dolayısıyla, doğanın hiperaktiviteyi de azaltan bir faktör olması şaşırtıcı değildir.
3.Doğa, çocukların kendi becerilerini ve yaratıcılıklarını keşfetmelerini sağlar
Açık havada çocukların daha rahat hareket edebilmesi motor becerilerinin gelişmesine katkıda bulunur
.Doğada özgürce oyun oynayan çocuk illa ki düşer, yerlerde yuvarlanır, üstü başı kirlenir, ıslanır, ama tüm bunlar olurken çocuk bir yandan neleri yapıp yapamayacağını, kendi sınırlarını öğrenir.Ne kadar yükseğe tırmanabileceğini ne kadar hızlı koşabileceğini bizzat deneyerek öğrenmiş olur.Çocuklar doğada oyun oynarken kendi oyuncaklarını kendileri yaratmak zorunda kalırlar.Yerde buldukları bir ağaç dalı birden bir ata dönüşebilir, çamurdan köfteler, çeşit çeşit yemekler yapılabilir, büyük bir ağaç kütüğü gemi görevi görebilir.İşte soyut düşünme becerisini geliştirmek için harika bir yol!
4.Bütün duyularını kullanarak aktif öğrenme sağlar
Çocuklar, doğada günlük hayatta alışık olduklarından çok daha farklı seslere, farklı kokulara, farklı ışıklara ve dokulara maruz kalırlar.Evde TV izlerken veya tablette oyun oynarken kullandıkları sınırlı sayıdaki duyularından farklı olarak, doğayı keşfederken çok çeşitli duyularını kullanarak, aktif bir şekilde ve bizzat kendileri deneyimleyerek öğrenirler.Böylece, daha hızlı ve daha kalıcı bir öğrenme sağlarlar.Araştırmalar gösteriyor ki bu ilerde cocukların akademik başarısına da olumlu katkı sağlıyor
.
5.Doğayla ve çevreyle bağ kurarlar
TEMA Vakfı’nın yaptığı bir araştırmaya göre, Türkiye’de çocuklar yaşam tarzları ile doğa sorunları arasındaki ilişkiyi kurmakta zorlanıyorlarmış.Bunu aşmanın, çocuklara doğayı sevmeyi ve ona saygı göstermeyi öğretmenin en kolay yolu onların doğada vakit geçirmelerine olanak sağlamaktır.Çocuklar doğada vakit geçirdikçe, etraflarında olup bitenleri merak ederler, dünyanın ve doğanın nasıl işlediğiyle ilgili sorular sorarlar.Bitkileri, hayvanları, kısacası içinde yaşadıkları dünyayı tanırlar.Böylece, doğayı seven ve koruyan çocuklar yetiştirerek, bizler de doğaya karşı olan sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz.
Mirhan Aslaner Tural
Yazar
Mirhan, yazı dünyasında derin bir bilgi birikimi ve tutkuya sahip bir blog yazarıdır. Özellikle İngilizce öğrenen bireyler için rehber içerikler üretir. Okuyucularına dil öğrenme süreçlerini kolaylaştıracak stratejiler, ipuçları ve motivasyon sağlayan yazılarıyla bilinir.
Kendisi, modern teknolojiyle geleneksel öğrenme metotlarını harmanlayarak, pratik ve etkili içerikler oluşturur. Blog yazılarında dil öğrenme psikolojisi, gramer kuralları ve pratik konuşma becerileri gibi konulara sıkça değinir. Mirhan’ın samimi ve bilgilendirici üslubu, İngilizce öğrenmek isteyenlerin motivasyonunu artırır.