https://www.ingilizcemi.com.tr/mn/girilecek-yazilar.phphttps://www.ingilizcemi.com.tr/mn/girilecek-yazilar.php
Pozitif Duygular
Happy (Mutlu):
I feel so happy when I spend time with my family.
(Ailemle vakit geçirdiğimde çok mutlu hissederim.)Excited (Heyecanlı):
She is excited about her new job opportunity.
(Yeni iş fırsatı için heyecanlı.)Proud (Gururlu):
He is proud of his daughter’s achievements.
(Kızının başarılarıyla gurur duyuyor.)Relieved (Rahatlamış):
I was relieved when I finished the project on time.
(Projeyi zamanında bitirdiğimde rahatladım.)Grateful (Minnettar):
I am grateful for the support of my friends.
(Arkadaşlarımın desteği için minnettarım.)
Olumsuz Duygular
Sad (Üzgün):
She felt sad when her friend moved to another city.
(Arkadaşı başka bir şehre taşındığında üzüldü.)Angry (Öfkeli):
He got angry because they didn’t invite him to the meeting.
(Onu toplantıya davet etmedikleri için öfkelendi.)Frustrated (Sinirli / Hüsrana uğramış):
I feel frustrated when my efforts are not appreciated.
(Çabalarım takdir edilmediğinde sinirleniyorum.)Lonely (Yalnız):
After her parents left, she felt very lonely.
(Ailesi ayrıldıktan sonra çok yalnız hissetti.)Anxious (Endişeli):
He is anxious about the upcoming exam results.
(Yaklaşan sınav sonuçları konusunda endişeli.)
Nötr veya Karmaşık Duygular
Confused (Kafası karışmış):
I was confused by the instructions given by the teacher.
(Öğretmenin verdiği talimatlarla kafam karıştı.)Bored (Sıkılmış):
I was bored during the long meeting.
(Uzun toplantı sırasında sıkıldım.)Calm (Sakin):
She stayed calm despite the stressful situation.
(Stresli duruma rağmen sakin kaldı.)Nervous (Gergin):
He was nervous before the presentation.
(Sunumdan önce gergindi.)Surprised (Şaşırmış):
I was surprised to see him at the party.
(Onu partide gördüğüme şaşırdım.)
Yoğun Duygular
Overwhelmed (Bunalmış):
I feel overwhelmed by the amount of work I have to do.
(Yapmam gereken işin miktarı beni bunaltıyor.)Heartbroken (Kalbi kırık):
She was heartbroken after the breakup.
(Ayrılıktan sonra kalbi kırılmıştı.)Euphoric (Aşırı mutlu / Coşkulu):
Winning the competition made him feel euphoric.
(Yarışmayı kazanmak onu aşırı mutlu etti.)Terrified (Dehşete kapılmış):
I was terrified when I saw the huge spider in my room.
(Odamda kocaman bir örümcek gördüğümde dehşete düştüm.)Hopeful (Umutlu):
We are hopeful about the future despite the challenges.
(Zorluklara rağmen gelecek konusunda umutluyuz.)